O günün gecesi yatağa girdim, yorgunum, bir güzel uyumak niyetindeyim ve uykum da var, bana bir "Yatağımın ayak ucunda bir kertenkele var" duygusu geldi. O kadar duygulandım ki birkaç saniye için hayvanın ayak ucumdan baş ucuma doğru gelen adımlarını duyar gibi oldum hatta.
Başka bir şey düşüneyim dedim, başardım da, ama biraz sonra aklıma yine kertenkele geldi. Kovuyorum kovuyorum, inadına geliyor. Neyse, uykuya dalma süremi çok uzattığını söyleyemem, 10 dakikada dalacaksam 15 dakikada dalmışımdır belki.
Sabah uyandığımda kertenkeleyi unutmuş durumdaydım, ben öğleyin evden çıkana kadar hiç muhatap olmadık. Akşam eve girene kadar da hiç aklıma gelmedi. Eve geldim, üstümü değiştim falan, mutfağa giricem, girdiğim anda da ışığı yakıcam tabii, hava kararmış, yine geldi bu.
Olumlu düşüneyim dedim, ışığı yakıyorum, ayakları üzerinde dikilmiş bana tatlı tatlı bakıyor, o kadar şirin ki bir evde kertenkele besleme isteği basıyor bana; böyle şeyler. Pozitif düşünmede tavan yaptığım anlardan biriydi bunları düşündüğüm an. Sonra yaktım ışığı, kertenkele falan yok. Üzüldüm dersem kuyruklu yalan olur.
Şimdi internetten şöyle bir baktım da apartman dairesine kertenkele girmesi pek sık rastlanan bir durum değilmiş ve kertenkele değil de Süleymancık olabilirmiş bu hayvan. Yine bir kertenkele türü de, tam kertenkele değilmiş işte. Zararsızmış da. Hatta evdeki haşereleri yermiş.
Yine de evde olmasını istemem, görmek istemem, ağırlamak istemem, beslemek hiç istemem; teşekkürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder