14 Aralık 2017 Perşembe

75 Fotoğrafla Sophia Loren


Çarpıcı güzellikte bir kadın. Beyaz perdenin ölümsüz güzelleri arasında yer alır.




















Akademi ödüllü bir İtalyan aktristidir.


Dünyanın en güzel kadınları listelerinin çoğunda yer almıştır.



20 Eylül 1934'de, Roma'da dünyaya geldiği zaman ismi Sophia Loren değil Sofia Villani Scicolone idi.


İtalyan Marilyn Monroe olarak da bilinir.

 Yokluk ve yoksulluk içinde yükselmiş bir kadındır. Babası Riccardo Scicolone inşaat mühendisi idi ama zamanının çoğunu şov dünyasında yer alan genç aktristlerle romantik ilişkiler kurmaya çalışarak geçirirdi. Sophia Loren'in Greta Garbo'ya benzetilen, hatta Garbo'nun dublörü olarak çalışmak için Amerika'ya davet edilen annesi  Romilda Villani de o genç kadınlardan biriydi. Romilda ABD' ye gidememişti, çünkü o sırada 17 yaşındaydı ve annesi buna izin vermemişti. Kısa bir süre sonra da Sophia'ya hamile kaldı.



Sophia'nın doğumundan sonra onunla beraber memleketine, Napoli Körfezindeki Pozzuoli'ye geri döndü. Burası "Belki de İtalya'nın en korkunç şehri" olarak tanımlanan bir yerdi. Riccardo, ondan bir çocuğu daha olmasına rağmen kendisiyle evlenmedi. Romilda bu konuda şöyle demişti: Bu domuz benimle evlenmek için özgürdü. Fakat bunun yerine beni bırakıp başka bir kadınla evlendi."


Sophia'nın süt annesi, tarihin en güzel kadınlarından biri olarak anılan bu kadının, bebekliği sırasında, hayatında gördüğü en çirkin çocuk olduğunu söylemiştir. Sessiz ve sakin bir çocuk olan Loren, büyük babasının evinde, annesi ve bazı akrabalarıyla beraber, 8 kişiyle aynı yatak odasında uyuyarak, büyük bir yoksulluk içinde büyüdü. İkinci Dünya Savaşı, insanların zaten zor şartlarla mücadele ederek yaşadığı Pozzuoli şehrinde yıkıcı etkisini gösterdiğinde işler daha da kötüleşti.



Savaşın getirdiği kıtlık o derece büyüktü ki Sophia'nın annesi bazen arabaların radyatörlerinden çektiği 1 bardak suyu kızlarına paylaştırıyordu. Sophia bir hava bombardımanı sırasında yere düştü ve ömrü boyunca çenesinde bir yara iziyle yaşadı.



Sınıf arkadaşlarının kürdan olarak tanımladığı hastalıklı ve cılız bir fiziği olan Sophia 14 yaşına geldiğinde gösterişli ve güzel bir genç kıza dönüştü. Aynı yıl, bir güzellik yarışmasında ikinci oldu. Bu yarışmanın ödülü az miktarda nakit para ve büyük babasının evinin oturma odası için duvar kağıdı oldu.


1950 yılında, 15 yaşında iken Loren ve annesi hayatlarını oyunculuk yaparak geçirmek niyetiyle Roma'ya gittiler. 1951'de Sophia Mervyn Le Roy yapımı bir film olan Quo Vadis'de ilk rolünü aldı. Bu sıralarda modellik de yapmaya başladı.


Çeşitli küçük rollerden ve La Favorita (1952) filminde oynadığı ufak bir sahneden sonra Aida (1953) filmiyle Loren sahne ismini kullandığı ilk başrol karakterini canlandırdı. İtalyan sinemasının yükselen yıldızlarından biri olarak anılması, 1954 yapımı Gold of Naples filminde önemli bir karakteri canlandırmasından sonra başladı.


Loren 1957'de, Paris'te çekilen The Pride and The Passion filminde rol aldı. Cary Grant ve Frank Sinatra'nın oynadığı ilk Holywood filmi idi bu. Bu sırada bir aşk üçgeninin de ortasında kaldı. Grant ve  İtalyan film yapımcısı Carlo Ponti ona aşklarını ilan ettiler. Kalbi Grant için liseli bir genç kız gibi çarpmasına rağmen, Sophia, Ponti'yi seçti; gazetecilerin yaşının onunkinin 2 katı ve boyunun da yarısı kadar olduğunu söyleyerek dalga geçtikleri adamı.




 Aynı yıl Carlo ile Paris'te evlendi. İtalyan hükümeti, Ponti eski eşinden hala boşanmamış olduğu için 1962'de bu evliliği iptal etti. Carlo 1965'de eşinden boşanınca 1966'da ikinci defa evlendiler. Dini yasalardan dolayı İtalya'da resmi olarak kolayca kabul görmeyen evlilikleri, yine de, ünlülerin ilişkilerinde nadir olarak görülen türden sıcak ve başarılı bir evlilikti. Carlo (1968)  ve Edoardo (1973) isimlerini verdikleri iki oğulları oldu. Ponti'nin 2007'deki ölümüne kadar beraberce mutlu bir hayat sürdüler. 








Mutlu beraberliklerinin sırrı, Loren'e göre, içinde bulundukları parıltılı dünyayla evliliklerini ayrı tutabilmeleri idi. Kocası 50 yıllık evliliklerinin ardından öldükten sonra İsviçre'nin Cenevre şehrinde yaşamaya başladı. 



Sophia çocukluk çağlarını babasından herhangi bir destek almadan geçirmiş bir kadındı. Evlendikleri zaman annesinden 2 ya büyük olan Carlo belki de onun hayatındaki tek baba figürü olmuştu.


Sophia Loren, kariyerinin en beğenilen performansını La Ciociara (Two Women - İki Kadın) 1960 isimli filmde sergiledi. Kendi çocukluğuyla paralel bir konusu olan bu filmde, 1943'de kızıyla beraber savaşın kasıp kavurduğu Roma'dan köyüne dönen ve kızını umutsuzca savaşın kötülüklerinden korumaya çalışan bir anneyi canlandırmıştı. Bu film onu uluslarası bir ünlüye dönüştürdü. 1961'de En İyi Kadın Oyuncu dalında Akademi Ödülünü kazandığında aynı zamanda bu ödülü İngilizce olmayan bir film için alan ilk aktris oldu. 



Loren, 1960'lı yıllarda, İtalyan, Fransız ve Amerikan yapımı filmlerde oynayarak kendi kuşağının en ünlü uluslarası film yıldızlarından biri olarak anılmaya devam etti. O yıllarda en iyi performans gösterdiği filmler Yesterday, Today and Tomorrow (1963), Marriage, Italian Style (1964) ve
A Countess from Hong Kong (1967) idi.


1970'li yıllarda İtalya'ya dönen Sophia sonraki 10 yılın büyük kısmını popüler İtalyan filmlerinde oynayarak geçirdi. 60'larda ve 70'lerde oynadığı filmlerde Marlon Brando, Paul Newman, Charlton Heston ve Gregory Peck gibi önde gelen aktörlerle çalıştı. 80'li yıllarda aldığı yoğun teklifleri ise, ergenlik çağını sürmekte olan oğullarıyla daha fazla zaman geçirmek için geri çevirdi.


Sophia'nın hayatında 19 günlük bir hapis macerası da var. Vergi kaçakçılığı yapmasından kaynaklanan bu cezayı çekmek için gönüllü olarak başvurmuştu.


Loren oyunculuk dışında başka iş girişimlerinde de bulundu. 1981'de, kendi parfümünü piyasaya süren ilk kadın unvanını aldı. Kısa bir süre sonra bunu kişiye özel bir gözlük tasarımı takip etti. 1964'de Women and Beauty (Kadınlar ve Güzellik) isimli bir kitap yayınladı. Film endüstrisinin en büyük efsanelerinden biri olan Loren'in sonraki yıllarda çevirdiği popüler filmlerinden bazıları şunlardır: Pret - a - Porter (19914), Grumpier Old Man (1995) ve Nine (2009).


Gençlik enerjisini ve kum saati biçimli fiziğini hala korumakta olan Sophia Loren zaman zaman kırmızı halı törenleri ve başka organizasyonlarda yer alıyor. 100'den fazla filmde rol almış ve efsanevi bir üne sahip bir kadın olmasına rağmen, her zaman mütevazı İtalyan köklerine sadık kalmış bir kadın o. Bunun belki de en iyi kanıtı en iyi, en takdir edilen performanslarını kırsal kökenli, taşralı kadın rollerinde göstermiş olması. Son zamanlarda, bir yönetmen onun nereden geldiğini asla unutmayan tek film yıldızı olduğunu söylemiş.









Şimdi İsviçre - Cenevre'de yaşamakla beraber oğullarıyla onların ailelerini görmek için sıklıkla Los Angeles'a giden Loren dünyayı güzelliklerle dolu bir yer olarak görmeye devam ediyor ve şöyle diyor: "Her zaman erken uyanıyorum ve yataktan çıkıyorum - bazen bunu istemiyorum, zira insan her zaman egzersiz yapmamak için bir mazeret bulabilir - sonra 1 saat kadar yürüyüş yapıyorum. Parkın çevresinde yürürken daima " Belki köşeyi döndüğüm zaman güzel bir şeyle karşılaşacağım" diye düşünüyorum. Her zaman olumlu düşünürüm. Beni çok nadir olarak üzgün veya melankolik bir halde görürsünüz."

Sophia Loren'in Fiziksel Özellikleri

Doğal koyu renk saçlar
Kedi gözüne benzeyen yeşil gözler
Şehvet uyandırıcı bir vücut
Baştan çıkarıcı, derin bir ses tonu



 Sophia Loren Sözleri

*Cinsel çekiciliğin yarısı kişinin sahip olduğu şeylerden, yarısı da başkalarının onda var olduğuna inandığı şeylerden gelir.

*Zor bir meslekte başarılı olmak için kendinize inanmanız gerekir. Vasat bir yeteneğe sahip, ama kendini harekete geçirebilen insanlar, üstün niteliklere sahip insanlara göre daha başarılı olabilirler.

*(Zina hakkında) Bu hiçbir zaman oynamadığım bir oyundur.

*Bir anne her şeyi 2 kere düşünmelidir; bir kere kendisi, bir kere de çocuğu için.

*Bende gördüğün her şeyi spagettiye borçluyum.

*Nefret, gerçekleşmemiş sevgidir.

*Şanslıyım. Çok güzel bir annem vardı.



*Bazıları acı olsa da, hiçbir zaman geçmişin anılarına perde çekmeye çalışmadım. Geçmişini gizleyen insanları anlamıyorum. Yaşadığınız her şey, şu anda olduğunuz kişiyi olmanızın sebebidir.

*Hayatım boyunca babamdan nefret ettim, fakat hayatının son günlerinde, bize yaşattığı acılardan ötürü onu bağışladım. Evlenirsiniz, çocuklarınız olur, yaşlanırsınız; öğrenir ve unutursunuz. Kolayca unutmam, ama affederim.

*(Genç kadın oyunculara tavsiyesi) Öpüşmeyi öğrenin. Bugünlerde birbirlerini yer gibi öpüşüyorlar. İnsanların Ingrid Bergman ile Cary Grant'in öpüşmesini ne kadar beğendiklerini görmeleri gerekiyor. Onlar birbirlerinin yüzlerini yiyorlar mı? Hayır!

*Sharon Stone seksten söz ederken o bir tabak spagetti veya bir pizza imiş gibi konuşuyor. Bunlar özel şeyler, bu konuda biraz ketum olmalısınız.




 *Gençliğin bir kaynağı, bir pınarı var: Bu sizin zihniniz, yetenekleriniz, hayatınıza getirdiğiniz yaratıcılık ve sevdiğiniz insanların yaşamlarıdır. Bu kaynağa dokunmayı öğrenirseniz yaşınız önemini yitirir.

*Birçok insan bir şeyler istediklerini düşünüyorlar fakat istediklerini gerçekleştirmek için gereken güce ve disipline sahip değiller. Güçsüzler. İnanıyorum ki, bir şeyi yeterince şiddetle istersen, yaparsın.

*Two Women (İki Kadın) filminden sonra: Seksi bir kaseden ibaret biri olmadığımı daha önce söylemiştim. Şimdi bunu kanıtlayabilirim.














3 yorum:

  1. En begendigim kadinlardan biri 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çekici, çok güzel kadın, de mi? La Ciociara filmini de cidden kafaya taktım, seyretmem lazım.

      Sil
  2. Ehh işte güzel sayılır :)

    YanıtlaSil