26 Ekim 2017 Perşembe

Yok Canım, Sağol, Bizim Kendi Dolandırıcımız Var



İnsanların 2. el eşya alışverişleri yaptığı bir Facebook sayfasında bir mesaja verilen yanıt olarak gördüğüm, beni sabah sabah gülümseten cümle.


İnternet dolandırıcıları her yerde, her saatte ve türlü şekillerde faaliyet halindeler. Onlardan biri de, bir sayfaya girmiş, bahis işleriyle uğraşan birinin reklamını yapıyor. İşte, 50 bin takipçisi olan bir adam da, size bunu bütün samimiyetimle söylüyorum da, günde ortalama şu kadar kupon paylaşıyor da, arada yattığı da oluyor ama en kötü hafta ortalaması şu civarda da, haftada 3 - 4 defa şu - şu sitelerden ücretsiz bahis de paylaşıyor da, bakın bunun duvarı açık - halbuki dolandırıcılarınki kapalı olur da, şurada dolandırıcı olmayan kaç kişi var - onlara da toplum olarak sahip çıkalım da...böyle bir sürü laf salatası. Sayfanın üyelerinden biri de bu cevabı vermiş kendisine; "Yok canım, sağol, bizim kendi dolandırıcımız var."

O sayfaya üye olup da arkadaşın bir dolandırıcı olduğunu düşünenlerle aynı fikirdeyim, metnin havası buram buram bir...bayağılık, sahtelik, düpedüzlük, özensizlik kokuyor. Bu durum öyle bir hal aldı ki artık, tıpkı bir sürü ev - araba sahibi, aslında gayet sağlam olup da engelli imiş gibi yapan dilencinin varlığını bildiğiniz için içinizden gelse bile bir dilenciye para veremediğiniz (Bende var öyle bir durum mesela) ve böylece bazen o paraya hakkaten ihtiyacı olan birine ufacık da olsa bir yardım da bulunamadığınız gibi, bu tipler yüzünden de internette kimselere güvenemiyorsunuz. Bunlar nefret insanlar, çünkü kendi kategorilerindeki gerçek yetenek, bilgi veya ihtiyaç sahiplerinin hakkını da yiyorlar bu şekilde.

Size bir örnek daha: Kaç yıldır özgün makale yazarı olarak çalışıyorum ben ve işimi de gayet düzgün yaparım. Bir ben miyim peki bu şekilde çalışan? Tabii ki hayır, ama işi kolay zanneden ve layığıyla yapamayacağı halde yapabilecekmiş gibi davranan, bir yazıyı üstünde çok basit değişiklikler yapıp seo uyumlu özgün makale diye pazarlayan, 5 para etmez yazılarını "Hit delisi makaleler" diye lanse eden çok sayıda yazar ve yazar grubu olduğunu bildiğim için, kendi web sitem için desteğe ihtiyaç duyduğum halde internet üzerinden bir yazar bulmaya cesaret edemedim. Bu işin de üçkağıtçısı çok ve onlar da doğru dürüst çalışan insanlardan da kuşku duymanıza sebep oluyorlar. Ancak çevrenizden bu işlerden anladığına inandığınız biri referans olacak falan da...Yoksa, başkasının yazdığı yazının orasını burasını düzeltip özgün olup olmadığını anlamaya çalışana kadar, oturur kendim yazarım.

Biliyor musunuz, bu işi yapmaya başladığım zamanlardaki ilk müşterilerimden biri bana, beni çok iddialı bir sunum yapmadığım için de tercih ettiğini söylemişti. Bu da genel sunumun tersi yönünde bir üçkağıt çeşidi olarak kullanılabilir aslında ama benim yaptığım o değildi, en iyisini, en şahanesini ben yazarım diye bir iddiam yoktu hakkaten, yazma yeteneğim vardı ama daha acemiydim de...şimdi biraz daha iddialı olabilirim çünkü işi daha bir öğrendim, daha bir hızlanıp ustalaştım vesaire. Yine de kendimi şöyle muhteşem yazarım, böyle mükemmel yazarım tarzındaki bir başlığın sahibi olarak düşünemiyorum - üslup olarak ters bana bir kere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder